21 Kasım 2008 Cuma

Bir adam ve bir şehrin hikayesi #1


Gün bitip de akşam olunca
Çaldı kapısını gizli şehrinin,
Açıldı kapı.
Günün en sevdiği vaktinde,
En sevdiği yerinde idi şehrinin.
Batan güneşin
Kızıla boyadığı bu şehir onundu.
Her bir evin her duvarını
Ve her duvardaki her taşı
Tek tek biliyordu.

Bu uçsuz bucaksız düzlükte
Bir kambur gibi duran,
Bu küçük tepenin üzerinde
Nice geceler geçirmişti ıssız.
Geceler, kimi yıldızlı kimi yıldızsız.

Herkesten bir sır gibi saklayıp,
Her akşam kapısını çaldığı,
Bu şehrin dışında
Bir marangozdu Yusuf.
Bu tepede, bir nöbetçi gibi duran çınara
Yüce bir merhametle dokunurdu ağaca bin bir şekli veren elleri.
Çınar ki verse on kişi kucak kucağa
Kavuşamazlardı etrafına...

Hiç yorum yok:

 

Free Blog Counter
Poker Blog