26 Mart 2009 Perşembe

Bize Defne Geldi #1

Defneyi, anne karnının güven ve sıcağını taklit eden bir kutunun içinde bırakıp geldik. Sarıp koklayamadığımız için buruğuz biraz. Ama acısını çıkartırız bu günlerin ve onu beklerken geçen zamanın. Elimizde ilk fotoğrafları da var artık. Ama çok medyatik olmasın diye koymuyoruz şimdilik ;). Bu arada gerek telefonla gerekse bizi ziyaret ederek yanımızda olan iyi dileklerde bulunan tüm dostlara teşekkürler. Bu sevinci sizinle paylaşmak güzel.


23/03/2009 Bize Defne geldi

Seni beklerken demiştik. Çok mu yürekten çağırdık seni sabırsızlanıp erken geldin. Daha yazacak söyleyeceklerim vardı sen gelmeden. Hazırlıklarımız vardı, eksiklerimiz. Daha kocaman 9 hafta vardı gelmene. Hoşgeldin bebek, yaşama sırası sende yaşatma sırası bizde.
Tüm dünyayı işgal eden canlı cansız bütün varlıklardan üstünmüş gibi görünen insan oğlu/kızı doğduğunda ne kadar zayıf, ne kadar çaresiz, ne kadar muhtaç ve ne kadar güzel...
Doğum olayının kendisi bile yaşamla ölüm arasında bir yerde ve mükemmel tesadüfler zinciri olamayacak kadar mucizevi birşey. İki yakayı ayıran bir çizginin üstünden geçmek gibi. Çok büyük heyecan. Ne gönül verdiğin takımın şampiyonluk maçı ne büyük bir sınav öncesi ne bileyim insanı heyecanlandıracak başka ne varsa hepsinden daha büyük gibi. Bunu yaşadık bu Pazartesi. Ve biz artık anne-babayız. Hoşgeldin kızım, hoşgeldin...

18 Mart 2009 Çarşamba

jeton

Cep telefonları, manyetik kartlı ankesörler (şimdi simkartlı) ve her köşebaşındaki kontorlü telefonculardan evvel telefonla iletişimin bedeli resimde gördüğünüz jeton ile ödenirdi. Sanıyorum iki ya da üç boyu vardı. Çapları da o zaman henüz kullanılmayan kontor karşılığı ile orantılı idi. O sıralarda aileden uzak yaşadığımızdan şehirlerarası aramak için orta boyunu tercih ederdik. Orta boyu olmayınca küçükten 5 tane alıp peşi peşine atmak icap ediyordu telefon kesilmeden. Öyle bir telaşı vardı yai bu durumun. Delik delip ip bağlayıp sonsuz sürede konuştuğunu iddia edenler vardı. Ben denemedim hiç. Yapanı da görmedim ama yapılıyordur heralde diyorum şimdi. Telefon özelleştirildiği halde PTT nin adı hala niye PT olmadı opnu da merak ediyorum. Benim cüzdan kayıp masanın üstünden çalındığını düşünüyorum. Eğer öyleyese alan bidaha çişini yapamasın.

11 Mart 2009 Çarşamba

Defne

Defne dedik adına. Öyle sesleneceğiz sana. Annenin karnındaki rahat 40 haftanın dörtte üçü geride kaldı. Şimdi sen bütünüyle düşünen algılayan tepki veren bildiğin anladığın insansın. Bizden bir parça. Annene benziyorsun sanki biraz. Sağlıcakla geçsin kalan yolculuğun. Seni bekliyoruz...

O değil de bir İlyas Salman vardı o noldu ki


İlyas Salman varıdı. Şener Şen ile yapışık sanırdım küçük iken. Çoğunlukla saf, enayi köylü delikanlısıdır. Gizli bir uyanıklık cinlik fırsatçılık da vardır o köylü tipinin içinde. Hakiki solcudur. Konservatuardan atılmıştır. Çoçuklarının adı Devrim ve Temmuz Ali'dir. Türksolu dergisinde yazmaktadır.
Çiçek Abbas'taki rolünün hastasıyım. "Herkese benden çaaaay". Şakire yok....


4 Mart 2009 Çarşamba

Sıra (29.Hafta)


Küçük birer çocukken şimdi bizim yaşımızda olan anne ve babalarımızın yaşında olmayı hayal ederdik. Bir an önce büyüme telaşındaydık. Onlar kadar yol aldığımızda göreceklerimizi merak ettiğimizdendi acelemiz. Şimdi geldik biz küçükken onların olduğu yaşa. Ne var ne yok gördüğümüzden bundan sonrası için hiç öyle telaşımız yok aksine izin olsa geri gitsek. Şimdi onlardan daha yaşlı hissediyoruz onların bizim yaşımızda olduğundan. Sen daha yolun en başındasın ve doğup büyüyeceksin. Ve bizim yaşımızda olmayı isteyeceksin. O zaman bizim küçükken hissettiklerimizi hissedeceksin, biz anne-babalarımızın onlar bizim yaşımızdayken hissettiklerini hissederken. Sonra belki sende bir bebek sahibi olacaksın ve şimdi bizim hissettiklerimizi hissederken biz şimdi anne babalarımızın senin için hissettiklerini hissedeceğiz. Ve bu sürüp gidecek. Hepsi için hepimizin sırası gelecek....

3 Mart 2009 Salı

İş güçtü, hastalıktı derken bir haftayı geçirdik ağacımızı ziyaret etmeden. Her ne sebeten hasıl oduğunu hala anlamadığım mide-bağırsak rahatsızlığı perişan etti. Kime küfür edeceğimi bilemedim. Şebeke suyu kullanımından kaynaklanmasını diledim küfürü o yöne aşk etmek için. Ne hal ise genede çok iyileşmiş sayılmayız fakat yatmak da bana göre iş değil.
Hafta sonu dostum arkadaşım kardeşim Devrim vatani görevini tamamlayıp döndü. Soluğu bir türkü evinde aldık. Girip yerden selamladık hane içindekileri, kireç tutmayan bir odada sevdayı baştan atmak için sarılıp yatmayı salıkveren türkümüzü dinledik. Farkettim ki özlemişim rakı içmeyi ve dostluğunu ve türkü dinlemeyi. Hoşgeldin yeniden.
 

Free Blog Counter
Poker Blog