1 Aralık 2008 Pazartesi

Bir adam ve bir şehrin hikayesi #3


Kendinden başka,
Bir tek insanın bile
Ayak basmadığı bu yerde,
Yine yalnız iken çınarının dibinde
Aklında tüm kıvrımlarını ezbere bildiği
Bir yüz vardı.
O yüzün sahibiydi işte,
Ona bu şehri buraya kurduran.

Ona yine böyle bir vakitte,
Ay onca yıldızın,
Kendisi insanların arasında yalnız iken rastlamıştı.
Bıraksalar, sarılacaklarmış gibi duran evlerin arasında,
Sokağın başında gördüğünde onu
Ay yere indi sanmıştı.

İnce boynu,
Sarı saçlarıyla
Buğday başağına benziyordu Reyhan.
Ondördünde ay gibi beyaz yüzü
Ve iri kahverengi gözleriyle
Bir peri masalından fırlamış gelmiş gibiydi.

Titriyordu Yusuf’un elleri
Ve yoktu söyleyecek sözü
Unuttuğundan bütün kelimeleri.
Kızcağız kaldırıp yerden kocaman gözlerini
Baktı yanından geçen,
Dal gibi uzun ince
Ve korkusunu saklamaya çalışan gence.
Kendisine, böyle bakan bir çift göz
Görmediğinden daha önce,
Kalakaldı oğlan yerinde.
Sonra sonra gelebildi kendine
Asil bir kısrak gibi yürüyen kız,
Köşeyi dönünce.

Hiç yorum yok:

 

Free Blog Counter
Poker Blog