19 Mart 2008 Çarşamba

Hey gidinin çakır gözlüsü... Bıraktın gittin bizi buralarda yetim gibi. Böyle mi alışılır bir insana. Böyle mi hissedilir yokluğu. Kahkahanı, hocalığını, abiliğini özledik. Ömrün uzun olsun...

Tuhaf şekilde aklımdan silinmeyen anlar vardır. Çok da önemli değildirler. Ama kalırlar hafızamda. 2001 yılının Mayıs ayı olsa gerek. Antepte bulunuyordum. Kırmızı taş kaplamalı güzel bir sokağın orta yerinde kubbeli taş bir bina. Girdim içeri severim hem kubbeleri hem tek tek biçimlendirilmiş ve emekle işlenmiş taşlardan yapılmış binaları. Dar bir koridordan geçilip bir salona giriliyordu. Salonun bir yanında bağlama, tef ve kemandan oluşan bir saz ekibi yüksek bir platform üzerinde son hazırlıklarını yapıyordu. Daha tefe vurulan ilk darbeyle, bağlamadan çıkan ilk sesle büyülenmiştim. Sordum siparişimi sormak için gelen görevliye. Tarihi bir hamammış mekan evvelden. O zaman anladım kadınlar hamamında yapılan sazlı sözlü eğlencelerin ne anlama geldiğini. Mükemmel bir akustiği vardı. Genç bir oğlan ki Çorum yöresinde "Gobel" denir "Kara Üzüm Habbesi" diye girdi türküye. Ben bir yandan oğlanın sesi genizden mi gırtlaktan mı neresinden çıkarttığını anlamaya çalışıyorum bir yandan da duvarlardan yansıyıp bana gelen sesle adeta büyüleniyorum. Tefin sesi bir ayinin ortasına düşmüşüm hissi veriyor. Gözümü kulağımı ayırmadan dinledim bu müzik ziyafetini. Ve şimdi aradan geçen 7 yıldan sonra yine kulaklarımdaydılar bu sabah. Fırsat bulur bulmaz Entepe gidiciim bir daha dinliyciiim ordalarsa. Bu kez yalnız değil elbette ;)

18 Mart 2008 Salı

Ailedeki kız nufüsü





Anne ve babamın 4 çocuğundan 3'ü erkek, kardeşlerimden ikisinin çocukları da erkek olunca ailedeki kız nüfusu oldukça seyrelmişti. Yaklaşık 1 ay önce kardeşim ve eşinden aldığımız bir haber bu kadar dikenin içinde bir gül fidanımızın yetiştiğini bildirdiğinde oldukça sevindik.

Şimdi dört gözle onun gelişini bekliyoruz. İsim düşünmeli, kıyafet seçmeli ona belki bir kere giyeceği. Ne büyük heyecen bir can getirmek dünyaya büyüdüğünü görebilmek. Yolunu bekliyoruz bebek güzel günlerde doğman büyümen dileğiyle...

Öksüz



Öksüz bıraktım bu çerçeveyi nicedir. Aslında hergününü öksüz bıraktığım hayatım gibi. Erteliyorum her bir günü ötekine her bir saati bir sonrakine. Yapmayı planladıklarım yazmayı beklettiklerim var ve ne çok biriktiler. Sıraya koymalı, bir listede önceliklerine göre sıralanmış. İşe dair yapmak istediklerim çok. Bugunlerde hep onlar var listenin üst sıralarında. Diyorum ki şimdi onları yapıp bitireyim, sonra biriktirdiklerimi harcarken bir süre kendime hayatıma eşime ve belki güzel bir bebeğe vakit ayırayım. Hepsi aynı anda olur mu ki bilmiyorum. Belki o denenmeli.


NYG evleniyor yakında kısmetse. Eşi olacak. Hayatına ortak. Hayal ettiği 3 kızın annesi girecek gününün gecesinin içine. Sabah kahvaltıda yumurta yalnızca onun zevkine göre pişmeyecek artık. Yerden 25 ila 30 yer yer 35 santim havada geziyor. Şimdiden mutluluklar size...
Ertelememeli hayatı... Boş da geçirmemeli... İz bırakmalı... Çalışmalı...

 

Free Blog Counter
Poker Blog